Google gibi olabilmek…

Bir oluşum düşünün. Bir garajda doğduğu iddia edilen, yıllar geçtikçe kalitesine kalite katan, yıllar geçtikçe piyasayı tamamen içine yutan… Neden mi bahsediyorum? Google’dan, İmparator Google’dan! Severek takip ettiğim Günay abim blogunda Google’ı “Hazreti Google” olarak tanımlamış. Bende izinden giderek, Google’ı “İmparator Google” olarak tanımlıyorum. Yakıştı ama değil mi? Kulağa da hoş geliyor; İmparator Google…

İmparator Google, daha yukarıda da belirttiğim gibi Sergey Brin ve Larry Page tarafından faaliyete geçirilmiştir. Kim bilir, belki de bu işe giriştikleri zaman “google.com” domainini alacak paraları dahi yoktu… Yok lan, şaka yapıyorum vardır elbet. Yok mudur lan yoksa? Neyse siz şimdi bana “başlatma ulan Larry’nin domain alacak – alamayacak parasından” diyeceksiniz. Haklısınız, biz asıl konumuza dönelim.

Efendim şimdi, mantıklı olarak düşündüğümüzde Google’ın piyasadaki “lider” olduğunu görememek büyük ahmaklık olur. Google Earth, Google Maps, Google Translate, Blogspot, Gmail, Adsense, Adwors gibi hizmetleri olan bir sistematik yapıyı düşünün. Bu hizmetlerin en azından birinden yararlanmayan var mıdır? Yoktur, yoktur…

İmparator Google, dediğim gibi liderdir.  Bunu hepimiz biliyoruz… Örneğin, özellikle Türkiye’de 1k (1.000) hitli bir site düşünün, bu sitenin hiti tamamen organik ise (tamamen arama motorlarından geliyor ise) %99,9’u Google’dan, %0,1’i Yahoo’dan gelir.

Garajdan başlayıp, dünya’nın her noktasında görkemli ofislere kadar uzanan Google gibi olabilmek açık bir şekilde imkansız. Neden? Yahoo’nun durumu ortada işte, Google’a rakip olarak lanse edilen Live.com’u hanginiz kullanıyor? Cuil ise tam bir fiyasko…

Google, İsviçre – Zürih ofisinden bir görüntü;

Google’ı seviyoruz, sende bizleri sev olur mu Google?